6 Aralık 2012 Perşembe

Beyin Bedava!

Büşra KILIÇ

Ülkemizdeki birçok insan gibi nevi şahsına münhasır olan bir halk kahramanımız, bir sınav ertesi “bedava” niteliğini yakıştırıyor beynimize. Çok mantıklı, çok gündelik geliyor ki bizlere dillerimize pelesenk oluyor hemen. Bu kelimeyi benimseme nedenimiz aslında yıllardır dile getirmeden beynimize öyle muamele etmemiz sanırım. Bir kere bedava olan her şey gibi, onun da kıymetini bilmiyoruz. Para versek içimiz acır da “beleş mal” olunca hor kullanmakta sakınca görmüyoruz. Her gün okula gidip geliyoruz ama beynimize yüklenen bilgilerin niteliğini sorgulama gereği duymuyoruz, nasılsa bedava. Zaten sorgulamadığımız bilgileri öğrenmek için çok da yormuyoruz kendimizi, yatmak bedava. Öğretmenler desen derse girer isterse oturur, para almak bedava! Madem her şey bedava, neden bir gelecek kurmak için dershanelere borçlu kalıyoruz, kim bizi buna zorluyor diye sorular soruyoruz ama yumurta tavuk meselesi gibi yıllardır cevap alamıyoruz maalesef. Demek ki soru sormak bedava değil. Bedava olmamasını öğrenci halimle göz ardı edip soru sormaya çalıştım ama soruları arttırmış da olabilirim.

Sorularıma ve kendimce cevaplarıma gelirsek; öncelikle dershanelerin varlığı konusunda idealist mi olmalıyız pragmatist mi? Sosyal devletin her vatandaşına eşit nitelikte, kaliteli ve ücretsiz eğitim vermesi, öğrenciler arasında bir avantaj grubunun olmaması ideal olan hepimizin istediği bir sistem. Ancak eğitim sistemini değiştirme süreci, şu günlerde 4+4+4 sisteminden de gördüğümüz üzere, birçok öğrenciyi deneme tahtası olarak kurban eden bir süreç. Gerçekçi olursak Türkiye’de eğitim sisteminin hızlı ve nitelikli bir biçimde değişmesi; atanamayan bir çok öğretmen, kalem bulamayan bir çok öğrenci, yakılan bir çok okul varken imkansıza yakın. Eğitimi kısa sürede sağlamlaştırmadığımızda bir de dershane gibi ek ders kurumlarını öğrencilerin elinden alırsak, test usulü “hayat” sınavlarımızı kazandırmayı neredeyse imkansız hale getireceğiz. “Dershaneler çok kötü yerler” diyen ben ve bu yazıyı okuyan birçok arkadaşımın şu anda dershaneye gitmesi sayesinde okulunu kazandığı gerçeği var. Bu gerçeği hedefine ulaştığı için kolayca göz ardı edip “Dershaneler kapatılsın yea” diyenler özel ders sektöründe bir patlama yaşanmayacağını mı düşünüyorlar? Kaldı ki dershanelerin kalkma sürecinde önerilen çözüm özel okullar. Özel okulların sayısı ve gerekliliği arttığında, ülkemiz şartlarında çocuğuna eğitimden başka miras bırakamayacak olan aileler özel okullara “mecbur” kalacaklar. Bu takdirde özel okul-devlet okulu uçurumu daha da büyüyecek. Ayrıca katlanılan maliyetler artacak. Ortalama olarak bin ile beş bin TL arasında dershane parası ödeyen aileler, on bin ile otuz bin TL arasında özel okul parası ödeyecekler. Bu döngüde kaybeden tarafın kim olacağı aşikar.

Diğer bir soru dershaneler “açık kalsın” yahut “kapatılsın” demek; bizi kimin tarafında yapar? Liseye giriş sınavlarını bir yıldan üç yıla çıkartıp dershane sektörünü pekiştiren, daha sonra tekrar bir yıla indiren; üniversite sınavlarını iki aşamalı yapıp ondan da sıkılan ancak kopya skandallarından dolayı geri adımı şimdilik atamayan sistemimizin fikrini değiştiren ne ki dershaneler kapatılsın deniyor? Herkesin bildiği ancak öyle sesli sesli dile getiremediği bir iddia dershaneleri kapatmanın amacının “Cemaat” denilen yapıya misilleme olarak yapıldığı. O halde biz de gayri ihtiyari açık kalsın dediğimizde cemaatçi, kapansın dediğimizde hükümetçi damgası yiyoruz. Bir futbol karşılaşması gibi illa ki taraf tuttuğumuz var sayılıyor. Oysaki ben, takımlardan herhangi birini tutmadan iddiadan para kazanmak istiyorum. Yani kendimize fayda sağlayanın ne olduğunu düşünüyorsak bunu dile getirmek bize bir şey kaybettirmez, kazandırır.

Eh sorular bitmiyor bir de şu var: ”Dershane mi kötü eğitimin sonucu, kötü eğitim mi dershanenin sonucu?”. Nasılsa dershanede öğrenirim mantığıyla öğrencilerin okuldaki derslerine odaklamadığı bir gerçek. Ancak genç ve yenilikçi hocaların da atanamadıkları için dershaneleri tercih etmek zorunda olması, bu nedenle de okuldaki eğitimin zayıflaması da bir gerçek. Yani bu soru iki tarafı çoklu denklem, maalesef takımı bozamıyoruz.

Soru sormaya devam ettikçe cevaplar azalıyor benim için ama daha iyi cevaplar bulabileceğime, benden daha sabırlı daha öngörülü arkadaşlarımın farklı sorular ve tatmin edici cevaplarla seslerini duyuracağına olan inancım tam. Bu yazı benim için “bugünün şartlarını gözetmek” adına yazıldı ama boşa çıkarıldığını görmek isterim. Dershaneye muhtaç hissetmediğimiz bir gelecek dileğiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder