17 Şubat 2016 Çarşamba

Melez Bir Kalkınma Modeli Örneği: Güney Kore


Yunus Turan

A. GİRİŞ
Kalkınma, sanayi devrimi ile beraber ekonomilerin en önemli gündem maddesini oluşturmuştur. İktisat teorisi içinde böylesine önemli yer tutan bu kavramın ortaya çıkışı ise gelişmiş ve az gelişmiş ekonomi kavramlarının doğuşu ile olmuştur. Farklı ekonomiler arasında yapılan kıyas ile ulaşılan sonuç gereği ekonomiler gelişmiş ve az gelişmiş şeklinde kategorize edilmiştir. Yapılan bu sınıflandırma işlemi ise geri kalmış ekonomiler ile gelişmiş ekonomiler arasındaki makasın nasıl kapatılabileceği sorunsalını doğurmuştur. İnsanlar yaşam koşullarının daha iyi bir düzeye eriştirilmesi için bir mücadele içerisine girmişlerdir. Bu amaçla üretilen çözümler ise kalkınma kavramını doğurmuştur. Sanayi devrimi ile beraber ekonomi içerisinde önemli bir pay edinen sanayinin payının arttırılmasının refahın kapısını aralayacağı düşünülmüştür. Dolayısıyla gelişmişlik, az gelişmişlik ve kalkınma kavramları sanayi ekseninde konumlanmıştır. Bu yüzden kalkınma sorunu sanayileşememiş ve geri kalmış ülkelerin ortak paydası olmuştur. Şüphesiz böylesine önemli ve çözümlenmesi problemli olan bir konu üzerine çok fazla tartışma ortaya atılmış ve farklı stratejiler geliştirilmiştir. Geliştirilen bu çözüm yolları da şüphesiz farklı iktisat okullarının görüşlerine dayandırılmış ve farklı görüşlerin varlığı nedeni ile karmaşık bir yapı halini almıştır. Gelişmiş ekonomiler seviyesine ulaşmak isteyen ülkeler ise bu yaklaşımları kullanarak iktisat politikaları geliştirmiş ve iktisadi hatta siyasi atılımlarını bu doğrultuda biçimlendirmiştir. Bu çalışmada da öncelikle gelişmişlik ve az gelişmişlik olgusu ortaya konulacaktır, bu çerçevede kalkınma kavramı ve kalkınma modelleri irdelenip Güney Kore kalkınması bu modeller ışığında incelenecektir.


11 Şubat 2016 Perşembe

Marmara Üniversitesi SBF Kamu Yönetimi (Fransızca) Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Merve Özdemirkıran ile Suriye İç Savaşı Üzerine Söyleşi

Özgenur Aktan



Sayın Merve Özdemirkıran, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Okuyucularımız için kendinizden ve çalışma alanlarınızdan bahsedebilir misiniz?


Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü mezunuyum. Lisans derecemi aldıktan sonra da hemen Fransa'ya gittim. Ortadoğu'ya meraklıydım ve Ortadoğu çalışmaları için de en iyi adres Sciences PO Paris'te (Paris Siyasal Araştırmalar Enstitüsü'nde) Gilles Kepel'in kürsüsüydü. Dolayısıyla master için oraya gittim. Bu süreçte Gilles Kepel ile birlikte Türkiye'nin Irak politikasını çalıştım. Sonrasında yine aynı kurumda doktoraya başladım. Doktora çalışmamı Profesör Riva Kastoryano ile tamamladım. Kendisi büyük ölçüde transnasyonel aktörlerin, ulus ötesi aktörlerin, siyasete etkisi üzerine çalışıyor. Ayrıca geçmişte de göç, diaspora ve diaspora oluşum süreci alanları üzerine çalışmalar yürütmüş bir isim, Riva Kastoryano. Ben de özellikle dış politika yapım sürecinde transnasyonel aktörler ile ilgilendiğim için kendisi ile çalıştım. Doktora tezim Kuzey Irak'a yatırım yapan Türk iş adamları üzerineydi. Yani devlet dışı, ulus ötesi, transnasyonel  aktörler olarak bu iş adamlarının; Kuzey Irak'taki devletleşme (state building, devlet inşası) sürecine ve Türk dış politikasına nasıl etkide bulunduklarını inceledim. Bilindiği gibi Ortadoğu'da bir Kürt devletinin kurulması Türk dış politikası açısından problemliydi, hassas bir konuydu. Bu doğrultuda Türk dış politikası için Kuzey Irak, bir tabuydu. Ancak Irak Savaşı sonrasında bu devlet fiilen kuruldu ve böylece birtakım de facto ilişkiler gelişmeye başladı. Bu durum Türk dış politikasını da doğrudan etkiledi. Dolayısıyla doktora tezimde; Türk iş adamlarının faaliyetlerinin, dış politika yapım sürecini nasıl etkilediğine yer verdim ve bir de üçüncü boyut olarak bütün bu ilişkilerin; Kürt sorununa nasıl yansıdığını ve Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne hem ekonomik anlamda hem de bölgesel kalkınma anlamında nasıl bir etkisi olduğunu inceledim. Yani böyle üç boyutlu bir doktora çalışmasıydı. Bu bağlamda çalışma alanımın esas, ana damarı; dış politikadaki ulus ötesi, devlet dışı, ekonomik aktörlerin dış politika yapım sürecine ve devletler arası ilişkilere nasıl tesir ettikleridir. Türk dış politikası, özel olarak ilgilendiğim bir alandır. Ayrıca göç konusu da yine ilgilendiğim bir alan. Türkiye'ye döndükten sonra göç olgusu üzerine çalıştım. Özellikle Yardımcı Doçent Doktor H. Deniz Genç ile -kendisi şu anda Medipol Üniversitesi'nde çalışıyor- bu konuda bir çalışma yürüttük. Yaklaşık bir yıl süren araştırma sürecinde, İstanbul'daki muhtarlarla birebir görüşme yaparak -tümüne telefonla ulaştık, bir kısmıyla mülakatlar yaptık- İstanbullular'ın Suriyeli algısını kalitatif yöntemler ile ölçmeye çalıştık. Yani yerel ölçekte, İstanbullular Suriyeliler'in gelişini nasıl algılıyor sorusunu, mahalleli ile iç içe olduklarını düşündüğümüz muhtarlar aracılığıyla ele aldık. Dolayısıyla uluslararası göç, özellikle o göçün bir dış politika sonucunda nasıl yansıdığı gibi konular da çalışma alanlarım arasında yer alıyor.

9 Şubat 2016 Salı

İran İslam Devrimi

Ecenaz Terzi

İran Devrimi veya İslam Devrimi 1979 yılında İran’ın Muhammed Rıza Pehlevi liderliğindeki bir anayasal monarşiden, Ayetullah Ruhullah Humeyni yönetiminde İslam hukuku ve Şiî mezhebi görüşlerini esas alan şeriat cumhuriyeti kurulmasına dönüşen popüler hareketin adıdır.”1 

İran’da 1979 yılında Ayetullah Humeyni taraflarınca gerçekleştirilen İslam Devrimi öncesi, yönetim anayasal monarşiyle Pehlevi Hanedanı’ndaydı (Anayasal Monarşi: Meşruti monarşi diye de bilinir. Monarkın yetkililerinin bir anayasa tarafından sınırlandırıldığı şeklidir. Bu açıdan mutlak monarşiden ayrılır. Meşruti monarşiler aynı zamanda parlamenter monarşidir. Monarşi bir hükümdarın devlet başkanı olduğu yönetim biçimidir). Peki ya bundan önce İran’ın siyasal yapısı neydi? Hangi yönetim şekli benimsenmişti? Halk neyden hoşnut değildi de devrim gerçekleşti? Bizim bu soruları yanıtlandırabilmemiz için 1979 öncesi İran’ına bakmamız gerek...


4 Şubat 2016 Perşembe

Hazar Vural ile İran Nükleer Anlaşması Üzerine Söyleşi

Özgenur Aktan




Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Okuyucularımız için kendinizden ve çalışma alanlarınızdan bahsedebilir misiniz?

Şu an halihazırda Yıldız Teknik Üniversitesi’nde doktora tez aşamasındayım. İran dış politikası odaklı çalışıyorum. Lisans ve yüksek lisans derecelerim Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler üzerine. İki buçuk yıl Türk Asya Sratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM)’nde, Ortadoğu Masası’nda çalıştım. Evvelinde BİLGESAM’da üç ay kadar bir dönemim oldu. Daha çok Ortadoğu, İran ve güvenlik konuları üzerine yoğunlaşıyorum. Yüksek lisans tez araştırmam İran hakkındaydı. Tez konumda İran toplum yapısını ve bu toplum yapısının dış politikayı nasıl şekillendirdiğini incelemiştik. İran’a, çeşitli konferanslar vesilesiyle, son üç yılda beş sefer gitme şansım oldu. Farsça öğreniyorum, ayrıca.