Mine YİŞİL
İnsan sıkışmıştır aslında dün ile yarın
arasında, unutulur şimdiler hep, ertelenen şimdiler dönülmez dünler olur
takvimde. Kopar, kopar hadi ömründen bi sayfa daha neye yarar ki bitiş varken,
neye yarar aynadaki görüntün her gün biraz daha çiziliyorsa, neye yarar
söylesene toprak olacaksa bu eller, uzanmalı mı sonsuzluğa yoksa boğulmalı mı
atamadan kulaç? Sahi, söylesene gözlerim neye ağlıyor bu gece vakti
kimsesizliğin kol gezdiği yollarda, kimi arıyor amansızca, pişman mı yoksa
geçmişte üstünü binlerce kez karaladığı resimlerden, yoksa unuttuğu benliğinden
sonra buldum diye dans ettiği şarkılarda hüzün yok muydu? Öylesine gizlemiş mi
gizlerini yani, anlaşılıyor mu derince bakınca gözlerime? Kaçışın bundan be
insan bulunmaz bir yıkım mı, yıkılmış
bir buluntu mu? Var mı binlerce insanın karşısına çıkarak haykıracak cesaretin
dem vurmasına rağmen esaretin, bileklerin zincire bağlıyken "Evet, özgürüm de mutsuzum mu" kelimeleri dökülecek ağzından. Tut be insan,
tut o zaman o ağzını, güzelliğe açılmayan ağız konuşsa neye yarar. Elindeki
zincirleri gösteren pozlar neye yarar kuşlar özgürce kanat çırparken bu derin
maviliğe? Sahi, sen hiç kayboldun mu derin
maviliklerde, hiç kendini dalmış buldun mu o maviliğe aşina sanan gözlerinin
aslında sanki denizdeki sonsuzluk işaretine odaklandığını ve hiç vazgeçtin mi
her kendine geldiğinde kendinden? Cevabın çoksa eğer bi çayım var ikram edecek,
yok diye yalan söyleyeceksen durma be karşımda! Durma! Yıkıl da bozma...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder